“Geçmişten
Anılar”
“Evvelce bir harman yeri su kuyusu iken, daha sonraları
çarşımızın ana caddesi üzerinde kalan ve asırlarca susuzluktan dudakları
çatlayanlara, bağrı yanık yolculara can sunan bu kuyu, güzel ve şirin
Düzce’mizin sembolü idi. Suyu çok serindi. Bir zincirin ucuna bağlanan ağaç
kova ile su çekilirdi. Hatta benim hatırladığıma göre, mevsimin en sıcak
günlerinde bu kovaya karpuz konularak, kuyuya salınırdı soğutmak için. Çok
meşhurdu. Düzce denildiği zaman Zincirli Kuyu; Zincirli Kuyu denildiğinde
mutlaka Düzce akla gelirdi.
Zamanımızdan 34 yıl önce, Düzce’mizde matbaa değil bir
hurufat (eski tip matbaa harfleri) bile yok iken, basımı İstanbul’da yapılan ve
işte bu anıtsal kuyumuzun adını taşıyan bir aylık edebiyat dergisi çıkarmıştım
(*). Kapağında bu kuyuyu anımsatan bir kuyu resmi de vardı. İlk sayısında “Bu
İleri Atılış Niçin” başlıklı yazısında sayın Cevdet Canbulat arkadaşımız
bakınız ne diyor: “Düzce’nin meşhur bir sözü vardır: Dışarıdan buraya gelenlere
Zincirli Kuyu’nun suyunu içtiysen, bir daha buradan gidemezsin. Buradan başka
yerlere gidenlere de Zincirli Kuyu’nun suyunu içtiysen, dönüp dolaşıp yine
buraya gelirsin derler.
Bilmem bu sözler üzerine hiç düşündünüz mü? Düzce’nin
güzellik ve cazip taraflarının tümünü Zincirli Kuyu üzerinde toplayan bu
sözler, şirin ilçemizin gerçek bir görüşünü ortaya kor. Gerçekten Düzce’de
meşhur Zincirli Kuyu vardır. Bu kuyu şehrin en işlek ana caddesinin
üzerindedir. Fakat artık kuyunun meşhur zinciri yoktur. Ama onun ismi halen
“Zincirli Kuyu”dur. Bu isim Düzce’nin tarihi boyunca böyle geldi, böyle
gidecektir vs.” demiş 34 yıl önce sayın arkadaşım Cevdet Canbulat, demiş ama,
evdeki pazarın çarşıya uymadığı görüldü. Zira bütün dünyada olduğu gibi,
şehrimizdeki hızlı gelişme anıtsal değerlerin kaldırılmasına neden oldu. Gönül,
Canbulat’ın dediği gibi olmasını isterdi ama olmadı işte. Biz de Düzceliler
olarak şehrimizin sembolü haline gelen anıtsal Zincirli Kuyu acaba ne olacak
diye düşündük. Yıkıldı oraları. Büyük iş hanları kuruldu. Cadde bulvar oldu. O
kuyu bulvarın ortasında kaldı. Üzülmedik değil doğrusu.
Şimdi İş Bankası’nın giriş kapsısının solunda kalan ilk cam
evinin bulunduğu yer, kuyunun dengine gelir. Acaba o kısım, bu meşhur kuyumuzun
sembolü ile ihya edilemez mi (ödüllendirilemez mi), diye düşünenlerimiz oldu.
Geçen gün eski Belediye Başkanımız Sayın Süleyman Kuyumcu ile oturuyorduk. Konu dönüp dolaşıp
Düzce’mizin sorunlarına dayandı. Eskilerden, yenilerden ve Düzce’mizin ileriye
matuf işlerinden söz edildi. Ben de diğer Düzceliler gibi, kafamı kurcalayan
anıtsal değerlerimizin kaybolup gitmesi üzerinde durdum. Endişeye gerek
olmadığını söyleyen sayın Kuyumcu; “Düzce’deki gelişmeler sürdürülür iken,
anıtsal değerler hesaba katıldı. Bir plân dairesinde söktürüldü. Zincirlikuyu
kapatılmadı. Bir boru ile suyu alınmak suretiyle, olduğu yere yakın bir yerde
modern şekilde sembolize edilecek. Hükümetin önündeki çeşme de, taşları numaralanmak
suretiyle söktürülmüştü. O dahi, o çerçevede cami yanında bir münasip yere
tekrar dikilecek. İşler böyle planlanmıştı. Düzcelilerin bu konularda hiç
endişeleri olmasın. Zira o plânlar er geç bir gün uygulanacak” demek suretiyle,
böyle bir endişe ile ateşlenen gönüllere Zincirlikuyu’nun serin sularını
serpti.”
Alıntı: Zekeriya Alpay
Nisan-1982
(*) Ankara Milli Kütüphane arşivlerinde Düzce ile ilgili ilk
kayda girmiş yayın.HEÖ