Cami-i Kebir, Büyük Cami veya Merkez Cami diye değişik
adlarda anılan bu ibadet yeri, Sinirci Köyünden, Sinirci Ahmet Bey
tarafından bilinmeyen bir tarihte, o zamanın imkanları ve inşaat
malzemesine göre yapılmıştır. Ahşap ve
kerpiçten oluştuğu sanılan bu cami
binası yıllar içinde yıpranarak bu şekilde 1910 tarihine kadar gelmiştir.
1910 yılında ise bu yıpranmış ve harap haldeki binanın
yerine, bugünkü caminin temelleri atılmış ve halk tarafından inşaatına
başlanmıştır. İnşaat, alt kat pencerelerinin yarısına geldiği zaman, Birinci
Dünya Harbi (1914-1918) başlamış ve inşaat yarıda kalmıştır.
Aradan 7 sene geçmiş, cami inşaatında bir ilerleme
olmamıştır.
Bu arada kaymakam olarak atanan Hurşid bey, şehir içinde bir gezinti esnasında, inşaatı
yarıda kalmış bu camiyi görür ve merak eder. Zamanın müftüsü Ahmet efendiye
sebebini sorar. Müftü Ahmet Efendi, cami inşaatına başlayan ve gönüllü
çalışanların cepheye gittiğini, bu nedenle inşaatın yıllardır böyle
beklediğini, söyler.
Hurşid Bey, hemen tüm
şehri kapsayan bir kampanya başlatır,
herkesi bu işte gönüllü olarak çalışmaya çağırır. Hatta kendi bizzat harç
karar, yoldan gelip geçene şeker ikram ederek, onların da çalışmasını sağlar. Böylece
kaymakam başta olmak üzere bütün Düzceliler bu işe seferber olmuşlardır.
Caminin inşaatı bittikten ve ibadete açıldıktan sonra, daha
sonra ilçeye atanan Kaymakam Mithat
Kemal, caminin iç süslemeleri ve diğer gerekli aksesuarını tamamlamış ve
bildiğimiz hale getirmiştir.
Ne yazık ki bu tarihi cami, son Düzce depreminde hasar
görmüş ve yerine yenisi yapılmıştır.
Nusreddin Cami-Tatar Cami
1293 (1876) muhaceretinde göç eden Kırım Türklerinden Düzce’ye gelenler, Nusreddin Mahallesine yerleşmişlerdir. Gelenler arasında İslam Ağa adındaki bir kişi
bu ilk evi kurduğu için, bu mahalleye
İslam Mahallesi demişlerdir.
Ancak mahallede daha
önce yerleştirilmiş olan Rum’lar da vardır. Rumlara ait bir kilise mahallede
boy göstermektedir. Sanırım buranın “İslam Mahallesi “diye adlandırılması,
gayri müslimleri rahatsız olmalı ki;
şikayet üzerine isim değiştirilmiş, Nusreddin Mahallesi adını almıştır.( Yeni
Düzce Gazetesi).
Kurtuluş Savaşı
kazanılınca, gayri Müslimlerin Düzce’den
göç etmelerinden sonra, mahalledeki kilise hemen yıkılmıştır.
Tatar Cami, Nusrettin Cami olarak anılan caminin bugün
bulunduğu yer 1882 tarihlerinde manav Ahmet Ağa’nın tapulu arsası idi. Ahmet
Ağa bu arsasını cami yapımı için bağışladı.
Cami yapımı mahallelinin katkısı ile hemen başladı. Ancak
maddi imkanlar çok azdı. Para yoktu. Halk kendi arasında para toplayarak, Metek
köyünde bir samanlığın enkazını satın
aldı. Bu enkaz ile bir mescit inşa edildi.
1943 yılına kadar mescit halinde kalan bu ibadet yeri, aynı
yıl Muharrem İşgüven ve arkadaşlarının himayelerinde bu günkü haline geldi.
(*) Kaynak; Şakir
Karataş’ın Ahmet Korkmaz ile yaptığı röportaj. Yeni Düzce Gazetesi