11 Ağustos 2013 Pazar

Düzce, Cami-i Kebir, Büyük Cami



Cami-i Kebir, Büyük Cami veya Merkez Cami diye değişik adlarda anılan bu ibadet yeri, Sinirci Köyünden, Sinirci  Ahmet Bey  tarafından bilinmeyen bir tarihte, o zamanın imkanları ve inşaat malzemesine göre yapılmıştır.  Ahşap ve kerpiçten oluştuğu sanılan bu cami binası yıllar içinde yıpranarak bu şekilde 1910 tarihine kadar gelmiştir.
1910 yılında ise bu yıpranmış ve harap haldeki binanın yerine, bugünkü caminin temelleri atılmış ve halk tarafından inşaatına başlanmıştır. İnşaat, alt kat pencerelerinin yarısına geldiği zaman, Birinci Dünya Harbi (1914-1918) başlamış ve inşaat yarıda kalmıştır.
Aradan 7 sene geçmiş, cami inşaatında bir ilerleme olmamıştır.
Bu arada kaymakam olarak atanan Hurşid bey,  şehir içinde bir gezinti esnasında, inşaatı yarıda kalmış bu camiyi görür ve merak eder. Zamanın müftüsü Ahmet efendiye sebebini sorar. Müftü Ahmet Efendi, cami inşaatına başlayan ve gönüllü çalışanların cepheye gittiğini, bu nedenle inşaatın yıllardır böyle beklediğini, söyler.
Hurşid Bey, hemen  tüm şehri kapsayan  bir kampanya başlatır, herkesi bu işte gönüllü olarak çalışmaya çağırır. Hatta kendi bizzat harç karar, yoldan gelip geçene şeker ikram ederek, onların da çalışmasını sağlar. Böylece kaymakam başta olmak üzere bütün Düzceliler bu işe seferber olmuşlardır.
Caminin inşaatı bittikten ve ibadete açıldıktan sonra, daha sonra ilçeye atanan  Kaymakam Mithat Kemal, caminin iç süslemeleri ve diğer gerekli aksesuarını tamamlamış ve bildiğimiz hale getirmiştir.
Ne yazık ki bu tarihi cami, son Düzce depreminde hasar görmüş ve yerine  yenisi yapılmıştır.

Nusreddin Cami-Tatar Cami
1293 (1876) muhaceretinde göç eden  Kırım Türklerinden Düzce’ye gelenler,  Nusreddin Mahallesine yerleşmişlerdir.  Gelenler arasında İslam Ağa adındaki bir kişi bu ilk evi  kurduğu için, bu mahalleye İslam Mahallesi demişlerdir.
Ancak mahallede daha önce yerleştirilmiş olan Rum’lar da vardır. Rumlara ait bir kilise mahallede boy göstermektedir. Sanırım buranın “İslam Mahallesi “diye adlandırılması, gayri müslimleri  rahatsız olmalı ki; şikayet üzerine isim değiştirilmiş, Nusreddin Mahallesi adını almıştır.( Yeni Düzce Gazetesi). 
Kurtuluş Savaşı kazanılınca,  gayri Müslimlerin Düzce’den göç etmelerinden sonra, mahalledeki kilise hemen yıkılmıştır.
Tatar Cami, Nusrettin Cami olarak anılan caminin bugün bulunduğu yer 1882 tarihlerinde manav Ahmet Ağa’nın tapulu arsası idi. Ahmet Ağa bu arsasını cami yapımı için bağışladı.
Cami yapımı mahallelinin katkısı ile hemen başladı. Ancak maddi imkanlar çok azdı. Para yoktu. Halk kendi arasında para toplayarak, Metek köyünde bir samanlığın enkazını  satın aldı. Bu enkaz ile bir mescit inşa edildi.
1943 yılına kadar mescit halinde kalan bu ibadet yeri, aynı yıl Muharrem İşgüven ve arkadaşlarının himayelerinde bu günkü haline geldi.


(*) Kaynak;  Şakir Karataş’ın Ahmet Korkmaz ile yaptığı röportaj. Yeni Düzce Gazetesi